

‘Yeniden Refah Yeniden Erbakan’ mottosuyla gerçekleştireceğimiz kongremizde 1225 kayıtlı delegemiz, partimizi 2023’teki kritik seçimlere taşıyacak parti yönetimini belirleyecek.
Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın tek aday olarak gireceği kongrede, 50 üyeli Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) ve Yüksek Disiplin Kurulu Üyelikleri için seçim yapılacak.

17 Kasım 2019 yılında yine Ankara Arena’da yapılan partimizin ilk olağan büyük kongresi 45 bin partilinin katılımıyla Türk Siyaset tarihinin en kalabalık kongrelerinden biri olmuştu. Milli Görüş’ün tek temsilcisi olarak Pazar günü saat 10.00’da gerçekleştireceğimiz 2. Olağan Büyük Kongremizde 60 binin üzerinde katılımla yeni bir rekora imza atacağımıza inancımız tamdır.
Ayrıca Büyük Kongremize yurtdışından pek çok parti temsilcisi, Sivil Toplum Örgütü temsilcisi ve siyaset adamının yanında yurt içinde de çok sayıda da yabancı misyon şefleri ve büyükelçiler katılacak.
Partimiz kuruluşundan bu yana 4 sene gibi kısa bir sürede milletimizin gönlüne girmeyi başardı. Yine çok kısa zamanda 300 bin resmi üye sayısıyla Meclis’te sandalyesi bulunan bazı partileri de aşarak Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisi oldu.
Bugün Yeniden Refah Partisi olarak 81 il ve 900’den fazla ilçede teşkilatlanarak, 100 bine yakın sandık müşahidiyle seçime iddialı girmenin heyecanını yaşıyoruz.
Pazar günü Ankara’nın en büyük spor salonunda Yeniden Refah ve Yeniden Erbakan mottosuyla gerçekleştireceğimiz 2. Olağan Büyük Kongremiz ile beraber 2023 yılında seçimlerin startını vermiş olacağız.

Neden Yeniden Refah diyoruz?
Maalesef mevcut iktidar 20 yıl boyunca Cumhuriyet tarihinde görülmemiş yetkilere sahip olmasına rağmen milletimizin derdine derman olamamış, milyonları açlık sınırına itmiş, çiftçimizi toprağından koparmış, emeklimize geçimi dar etmiş, umudumuz geleceğimiz gençlerimizin geleceğe dair umutlarını yok etmiş, vatanını, ülkesini, ailesini, sevdiklerini geride bırakıp yabancı ülkelere göç etmek çaresizliğine itmiştir.
Bakın şu rakamlar sadece ‘imtiyazlılar’ diyen bir iktidarın aziz milletimize reva gördüğü acı tablonun 20 yıllık eseridir:
*5.7 milyon hane sosyal yardıma muhtaç, 11,3 milyon insan gıda yardımına muhtaç, 3,7 milyon abonenin elektriği kesilmiş, 4 milyon hane doğalgaz desteğine muhtaç…
*Halk ekmek kuyrukları kilometreleri buluyor, askıda ekmek uygulaması bütün fırınlara yayılmış, Ayçiçek yağı zincirle bağlanmış, bebek mamalarına alarm takılmış…
* Açlık sınırı 7 bin 425 lira olurken yoksulluk sınırı ise 24 bin 185 lira ile rekor kırmış. Bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 9 bin 706 liraya çıkmış. 5 bin 500 lira ile geçinmeye çalışan asgari ücretli bir aile ile açlık sınırı arasındaki makas 1925 lirayı bulmuş.
*Asgari ücret ve emekli maaşları açlık sınırı altında (halkın %45’i), halkın %85’i yoksulluk sınırı altında
* İcra dosya sayısı 25 milyona yaklaşmış…
İktidar bir taraftan da Türkiye’nin “gıptayla bakılan kalkınmasından” bahsediyor, Almanya Avrupa bizi kıskanıyor diyor…

Bu nasıl bir kalkınmadır ki ??
*Sanayi üretimi payı %24’den %20’nin altına düşmüş, tarım üretimi payı %12’den %5’e düşmüş,
*2,1 milyon çiftçi tarımı bırakmış, çiftçi kayıt sisteminden çıkmış.
*Geçen sene 100 bine yakın esnaf iflas etmiş, kepenk indirmiş…
*Patates, buğday, un, saman, ayçiçek yağı, çer-çöp ne varsa ithal ederek kalkınma mı olur ??
*Yıllık “100 milyar dolarlık dış ticaret açığı”yla kalkınma mı olur ??
*MB Net Döviz rezervi “ Eksi 60 milyar $” olmuş, TL pul olmuş,
*Birkaç milyar dolar döviz için Katar’ın, Azerbaycan’ın, BAE’nin, Suudi Arabistan’ın kapısını aşındırır hale gelmişiz…
Borçla, krediyle, sıcak parayla, SWAP Anlaşmalarıyla kalkınma mı olur ??