hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

MAMAK CEZAEVİ DE MÜZE OLMALIDIR.1978 YILINDA DÜNYANIN EN ZORLU SÜREÇLERİNDEN BİRİNİ ORDA YAŞADIM

Son Güncelleme :

28 Ekim 2022 - 0:11

/ 45 views kez okundu.
MAMAK CEZAEVİ DE MÜZE OLMALIDIR.1978 YILINDA DÜNYANIN EN ZORLU SÜREÇLERİNDEN BİRİNİ ORDA YAŞADIM
reklam


Şu anda Ankara’da güvercinlerin içinde bulunuyorum.45 yıl önce Ankara’da ulus meydanında değişmeyen tek şey güvercinlerin halen bu meydanda hakim olmalarıdır.Uçan kuşlar içinde zararsız Barışı sembolize eden,
yaşadığı bölgede insanların dillerinide bilen, değerli kuşlardır.İnsanlarıda çok iyi tanıma yetenekleri vardır.
Allah’ın selamını vererek aralarına girdim.Bazıları ayaklarıma dolandılar.
Bazıları’da, boyunlarını uzatarak beni merakla izliyorlardı.Benim için ne düşündüklerini Kainatın sahibi yüce Allah biliyor. Ankara’da yaşadığım süreçleri film şeridi gibi gözümden geçirdim. O dönem Gazi üniversitesinde sağ sol örgütleri arasında yaşanan bir öğrenci kavgasında, kavgada ismi geçen herkes kendisini Mamak askeri cezaevinde buldu.
Kovuşlar Gestapo tipindeydi.Ülkücü ve Devrimci insanları aynı koğuşlar içinde tutuyorlardı.
Aralarında yapılan ufak bir tartışmada idareye getirilip fark sağ sol farkı gözetmeksizin en ağır işkencelerden geçiriliyorlardı.
Avukatlarımızın bizim ile ilgili tüm tahliye talepleri redediliyordu.
O dönem bizim koğuşta Siyasal bilgiler fakültesinde öğrenci olan ve koğuş temsilcisi görevinde bulunan Mert isminde bir arkadaş tahliye olunca temsilcilik görevini bana bıraktı.
Bende cezaevinin tezgahlarına düşmemek amacıyla Devrimci ve ülkücüler arasında bir Barış ve dostluk köprüsünü kurdum.
Çünkü aramızda cereyan eden tartışma ve kavgalar bizi felakete götürüyordu.
İdeolojik tartışmaları yasakladık.
Bu uzlaşma mahlesef idareyide çileden çıkarıyordu.
İdare bizim aramıza tanımadığımız bir ajanı sokmuştu.
Bir kaç gün sonra ajan asker kayboldu.
İdarenin başında bulunan yüzbaşı beni idareye çağırdı.
Bu koğuş arasında yaşanan Barışı ne amaçla sağlıyorsun? onu ilerde öğreneceğiz dedi.
Bana dediki sen karavana dağıtırken taraf tutuyorsun?
Birilerine kıymadan veriyorsun birilerine suyundan veriyorsun.
Yalandır dedim.
Karavananın tabanında
Ne idüğü beli olmayan
bir kaç tane dane vardır hiçbir tutukluda bu danelere tenezül etmez dedim.
Yüzbaşı üniversitede benim için kullanılan ikinci ismimi’de, öğrenmişti. Kızılmeydan dedi.
Sen ne cesaretle Türk silahlı kuvvetlerinin mutfağına hakaret ediyorsun?
Birde tanığı getirin dedi? aramıza sızan askeri karşıma çıkartı.
İftiraya dayalı olarak Yüzbaşı’nın taleplerini teyit etti.
Yüzbaşı elektrikli copu aldı.
Bütün gücüyle her elime 50’şer cop vurdu.O kadar canımı yakmasına rağmen onurumu muhafaza ettim. Tüm barbarlığına rağmen ay demedim.
Feryat etmedim.
Bu direnişimin yüzbaşıyı çok rahatsız ettiğini farketim.
Koları devre dışı kalan bir cenaze gibi askerler beni koğuşa getirdiler.
Bir sigara içenin cezası
İşkenceydi.
Benim başıma gelenlerden sonra ne sağdan ne soldan hiç kimse koğuş temsilciliğini
Kabul etmeyerek onurlu bir tavır sergilediler.
Üç gün içinde arkadaşlarımın mesaj
ve tedavileri ile kendime geldim.
Bir gün sabah erkenden Yüzbaşı koğuşu iştimaya çağırdı.
Siz devlete karşı isyan ettiğinizin farkında değilsiniz; dedi.
Size son bir şanş tanıyorum. Samimi bir insan olarak kendisini biraz geçde olsa tanıdığım! Cemil Aydoğan’ı,tüm koğuşların baş temsilciliğine atıyorum dedi.Umarım o da sizin güvenliğiniz için bu görevi kabul edecektir görüşündeyim! dedi. Bize kararı kendisine bildirmemiz için bir saat müddet tanıdı. Bende koğuş içinde herfikirde bulunan insanların ortak düşünceleriyle
Bu görevi kabul ettiğimi bildirdim.
Mamak cezaevinde yeni bir sayfa açıldı.
Sorumlu çavuş beni koğuş koğuş gezdirerek.
Koğuşlara hitaben yaptığı bu ilginç konuşmayı unutmak mümkün değildir.
Çavuş şöyle konuşuyordu.
Cemil Aydoğan yüzbaşımız tarafından
Tüm koğuşları temsilen koğuşlara baştemsilci olarak atanmıştır.
Ona karşı gelmek bana karşı gelmektir.
Bana karşı gelmek Devlete ve Cumhurbaşkanına karşı gelmek demektir
diyordu.
Benim bu göreve gelmem ile beraber yüzbaşı ile karşılıklı bazı görüşmelerim oldu.Ey Türk gençliği ve İstiklal Marşı’nın tüm kıtalarının ezberleme zorunluluğu na karşı, sadece istiklal marşının iki kıtası ile sınırlı kalmayı kendisine kabul ettirdik.İkna metoduyla kazanılan Bu talepler bir ağacın ancak bir yaprağını oluşturuyordu.
Gündüz sürekli iştimalar ile beraber zaman körtopal geçiyordu.
Ancak akşam saat 10’dan sonra elektrikler kesilerek herkes yatağına girmek zorunda’ydı.
Her yarım saatte bir elerinde meşale bulunan askerler ayaklarını sert bir şekilde yere vurarak tüm koğuşların önünde
Korkuluk koridorlarında gidip geliyorlardı.Biz günde sadece gece saat 12 ile gece 0-2’ye kadar yani 2 saat uyuyabiliyorduk.
Gece saat 0’2den sonra bu sefer kurtların ulumaları bizi uyutmuyordu.
O iğrenç ses insanların tüylerini diken diken ediyordu.
Bu vahşet sisteminin değişmesini yüzbaşıdan istedim.
Mahlesef bu sistemi değiştirmeye yetkimiz yoktur dedi.
Ancak bu 30.40 yabani kurtun nereden getirildiğini sordum!
Bunlar hepsi 1dişi ve 1erkek kurtan çoğalarak bugünlere geldiler.Bunlara bu kadar masraf yapıyorsunuz salın dağlara onlarda sizde rahata kavuşun dedim.
Buda beni aşıyor dedi.
Ve bana insanlık için ibret vesikası olabilecek bir bilgi verdi.
Deniz Gezmiş’lerin döneminde iki mahkum kaçmaya çalışırken kurtların arasına düştüler;
Ve kurtlar iki mahkumu parçalayarak öldürdü dedi.
Bu korkunç bilgileri Mamak askeri cezaevinde öğrendim.
Bu yaşadıklarımız geçmişte yaşanan binlerce olaydan sadece bir hikayedir.
Anladığım kadarıyla Mamak cezaevini yüksek yetkilerde bulunan bu ülkeye karşı olan ve 12 Eylül faşist askeri darbenin gelişine katkı sunan karanlık güçler tarafından yönetiliyordu.
Yüzbaşı’ya verilen çok sınırlı görevlerden dolayı, bu karanlık tezgahlar kendiliğinden ortaya çıkıyordu.
Çünkü istisnalar dışında hiçbir suçtan mahkum olmayan bu cezaevine giren çıkan binlerce insanın artık Türkiye Cumhuriyeti devletini sevmesi mümkün değildi.
Ben bir tarihçi olarak Selçuklularin Haşhaşi ihanetleri, Osmanlının İtihat ve Teraki yüzünden nasıl yıkıldığını o dönemde bildiğim için ülkeye bakışta soğukkanlı davranma sorumluluğunu taşıyordum.
3 aya yakın bir süre içinde yaşanan insanlık dışı uygulamalara canlı olarak tanık olduk.Ve o karanlık zindandan nihayet tahliye olmayı başardık.
Bir tartışma ve ufak bir kavgadan dolayı cezaevine giren arkadaşlarımla beraber, Rahmetli Erbakan’ın deyimiyle Romalı komutanın dönüşü gibi, Gazi üniversitesine onurumuzla geri döndük. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, sayın “Recep Tayyip Erdoğan” Diyarbakır cezaevi ile ilgili tarihi bir karar alarak anılar Müzesi haline getirmiştir.
Şimdi bizat içerde kalarak,arkadaşlarımla beraber her şeye tanık olduğumuz! Mamak askeri cezaevininde
Müzeye dönüşmesini milyonların adına saygılarımla arz ediyorum.
Cemil AYDOĞAN
Barış Aktivisti, Barış derneği genel başkanı ve Anadolu gazeteciler cemiyeti başkanı

reklam

YORUM ALANI

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.