hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

  IRKINA İHANET EDEN KEKLİĞİN SONU

Son Güncelleme :

22 Ekim 2022 - 23:28

/ 165 views kez okundu.
  IRKINA İHANET EDEN KEKLİĞİN SONU
reklam

Yıllardır okuduğum, dinlediğim, dilden dile anlatılan, zaman zaman yazılan bir hikâye. Aklımda kaldığı kadarıyla kendi cümlelerimle , uslubumla anlatmaya çalıştım. Önemli mesaj veren bir hikâye. Tabiki anlayana!

     Osmanlı padişahı  Yavuz Sultan Selim, Günlerden  bir gün  halkın sorunlarını  yerinde daha yakından görmek  onların nasıl yaşadıklarını kendisi hakkında ne düşündüklerini  anlamak  için  kıyafet değiştirip şehire giderek gün boyu gezmeye karar vermiş. Bunun için yardımcılarını etrafına toplayarak bu kararını açıkladıktan sonra,  derhal kendisine  bir elbise getirilmesini emretmiş, çok geçmeden  pırıl pırıl olan çok güzel bir kıyafet  getirmişler,  ancak bu padişahın sarayda giydiği elbiselerden biriymiş. Padişah bunu görünce çok kızmış ve;
  -Ben sizden eski, yıpranmış, halkın giydiği kıyafetlerden istedim. Bunları değil !
      Derhal emrini yerine getirmişler. Çünkü halktan kimsenin onu tanımaması gerekiyormuş, hemen saray kıyafetlerini çıkarıp eski püskü elbiseler giyerek  sabah erkenden  saraydan ayrılıp  tek başına Şehirin yolunu tutmuş.
         Yolda giderken çok  sayıda insana rastlamış, bunların üzerinde  eskimiş,  yırtık yamalı giysileri varmış,  herkes kendi işinde çalışıyor,  zor şartlarda geçiniyormuş. Şehirin çeşitli yerlerinde bir süre gezmiş, tabiiki  hiç kimse onun  padişah olduğunu  bilmiyormuş. Son olarak kuşların satıldığı  kuş pazarına  gitmiş.
        Burada her cins kuş varmış, çok kalabalıkmış, her  taraftan kuş sesleri geliyormuş,  orada bulunanlar, kuşları yakından izliyor,  takas edenler, satın alanlar, gezmek,  görmek için gelenlerle  doluymuş, bir panayır yeri gibiymiş.  Özellikle  avcılar   avladıkları kuşları satıyormuş, padişah kuş pazarında  gezerken gözü  bir grup kınalı  kekliğe  ilişmiş, usulcana yanaşmış. Bunların üzerinde  tanesi  10 altın yazarken,  yine aynı yerde altın bir kafeste bulunan başka  bir kınalı kekliğin üzerinde ise  200 altın yazıyormuş, Bunu gören padişah çok merak etmiş, hemen satıcıya sormuş:
     –  Bu kekliğin keramet nedir ki diğer kekliklerin tanesi 10 altın iken, bu kekliğin fiyatı 200 altın, bunun özelliği ne?
Satıcı cevap vermiş:
       -Bu keklik kuş bakıcısı tarafından av için   çok  özel bir eğitim görmüştür  ve çok güzel  ötüyor,  o kadar güzel ötüyor ki, avcılar  kekliklere tuzak kurarken  bunu kullanıyor, çünkü  av  sırasında Bunun ötüşünü duyan  ne kadar keklik varsa  onun  sesine, ötüşüne  gelip kurulan tuzağa düşüyorlar , böylece avcılar da bu tuzağa düşen keklikleri avlıyorlar, İşte bunun için  bu kekliğin fiyatı 200 altındır, der.
        Satıcıyı dinleyen Padişah  hemen kuşağından altın kesesini çıkarıp ;
       -Bu kekliği 200 altına satın alıyorum der ve 200 altın vererek satın alır . Kekliği  kafesten çıkarır çıkarmaz  hemen orada kafasını koparıp  öldürür.
      Kuş satıcısı  bu duruma çok şaşırır ve sinirlenerek padişaha bağırır;
    -Yahu sen ne yaptın, be adam! Hiç Allah’tan korkmaz mısın be hey zalim, vicdansız? En kıymetli, en pahalı  kekliğimin kafasını neden kopardın, onu neden öldürdün? Üstelik 200 altın verdin.
Padişah cevap vermiş:
    -Kafasını kopardığım  bu keklik, güzel sesiyle öterek diğer keklikleri  avcıların tuzağına düşürmeye çalışan hain  bir kekliktir, çünkü bunun için eğitilmiştir, kendi ırkına ihanet eden bir hayvandır,  bunun gibi hainlerin  cezası ölümdür. Bu nedenle kafasını koparıp öldürdüm . Hak ettiği cezayı verdim, der ve  öfkeyle oradan uzaklaşır.
       SONUÇ:Kendi ırkına ihanet eden keklikler var oldukça avcılar daha çoook kekliği tuzağa düşürür.
                                                                        İZZET KIRMIZI
                                                                  

reklam

YORUM ALANI

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.