hava
DOLAR %
EURO %
GRAM ALTIN %
ÇEYREK A. %
BITCOIN %
SON DAKİKA
Google News

TARİHTEN GÜNÜMÜZE İNSAN HAKLARI ADALETİ NE DEMEKTİR?

Son Güncelleme :

15 Kasım 2022 - 0:41

/ 55 views kez okundu.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE İNSAN HAKLARI ADALETİ NE DEMEKTİR?
reklam


Birinci yaratılış dönemi ile başlayan İnsan hakları adalet mücadelesi ve şahsi çıkarların peşinde olan zulüm ve vahşet ile beraber devam eden karşıtların mücadelesi günümüze kadar sadece biçimsel değişiklikler dışında, asıl mücadele kulvarlarında özelde ve genelde zalimlerin ve Devrimcilerin efsanevi savaşları halen devam etmektedir.
İnsanlık tarihinde tanrı iddiası peşinde olan
Kral Ad, büyük Nemrut,
Fravun ve Şeddat gibi zulüm ve korku imparatorluğunu kuran bu gadar sistemler Kainatın sahibi yüce Allah’ın İnsanlığa gönderdiği Adalet savaşçıları peygamberlerin inançlı ve Devrimci mücadeleleri sonunda tarihe gömülmüşlerdir.
Bu tarihi belgelere dayanarak İnsan hakları Barış ve Demokrasi mücadelesinde karanlığa karşı aydınlığı getiren, İnsanlığın yaşam boyu silinmeyen efsanevi Barış kahramanları olan Peygamberler tüm zaman ve mekanların en büyük insan hakları kahramanları ve önderleridir.
Bunların dışında ben hem ateistim; hem insan hakları savunucusuyum; gibi iddia ve safsatalar kuru bir yalandan öteye gitmesi mümkün değildir.
Son peygamber Muhammed (A.S) dan sonra İnsanlık tarihine Adalet, cesaret, teori ve birikimleriyle insanlığa silinmeyen adalet damgasını vuran iki kahramanın ismini onurla yazmak istiyorum.
1-H.z Ali binlerce insanın olduğu teke tek savaşında zalim bir savaşçı ile karşı karşıya gelir .H.z Ali kendisini yener yerde mağlup olan karşı cephe komutanı H.z Ali’nin yüzüne tükürür.
Ve Ali onu öldürmekten vazgeçer.
Hz Ali’ye neden öldürmedin sorusuna
Efsanevi halife şöyle bir cevap verir.
Ben onu öldürme kararı aldığımda alta yüzüme tükürerek nefsime hakaret etti.
İçimde ona karşı bir kin oluştu.Nefsim için onu öldürmekten vazgeçtim.
Bizim mücadelemiz şahsi mücadele değildir.
Bizim mücadelemiz kainatın sahibi yüce Allah’ın doğruluk temelinde olan Toplumsal mücadele anlayışıdır.
Bu adalet anlayışı karşı cephe savaşçısının er meydanında müslüman olmasını sağladı.
2-H.z Ömere bir gün sorarlar senin bu adaletin temeli nereden gelmektedir.
diye sorarlar.
H.z Ömer müslüman olmadan önce Pers imparatorluğu’nun başkenti kral Nuşerevan’ın ülkesine 200 deve ile ticaret yapmaya gitmiştim.
Biz arkadaşlarımızla bir yerde yemek yerken
bizim tüm develerimiz ve malarımızın talan edildiğini gördük.
Hiç kimsede korkudan bize herhangi bir bilgi vermiyordu.
Orda bulunan bir yerli gizliden Ömer’e Kral Nuşerevan’ın kapısı herkese açıktır.
Git şikayetini ona götür demiş.Ömer Pers İmparatoru Nuşerevanın karşısına çıkar talan ile ilgili tüm bilgileri kendisine verir.
Nuşerevan aldığı bilgilerin değerlendirilmesinde oğlununda bu talanda olduğunu öğrenir.
Ömer’e derki sen yarın erkenden Şehrin doğu kapısından çıkış yap; Arkadaşında batı kapısından çıkış yapsın; develerinizi ve malarınızı oradan alıp yolunuza devam edersiniz der.
Sabah erkenden doğu kapısına çıkış yapan Ömer ilginç bir manzara ile karşılaşır.
Kapı girişinde Dünya imparatoru Nuşerevanın oğlunun asılmış olduğunu görür.
Batı kapısından’da onun ortağının idam edildiğine tanık olur.
Ömer Dünya tarihinde
Allah’ın Adaleti için oğlunu idam eden Nuşerevanın bu adaletine hayran kaldım demiştir.
Ardan epey bir zaman geçer Ömer müslüman olmuştur.Bu hadiseyi bir gün Muhammed A.S ye anlatır.
Peygamber efendimiz
Nuşerevan müslüman olmamasına rağmen adaletiyle cennete girmiştir.Cevabını verir.
Bu insanlık tarihini bilen bir Barış Aktivisti olarak Mardin cezaevininde 18 buçuk ay, Kızıltepe cezaevinde 6 ay, Mamak cezaevinde 3 aya yakın bir süreyi siyasi olarak cezaevinde geçirdim.
Bir sürü yoğun işkencelerden geçtim.
Hakımda açılan tüm davalar Berat ve takipsizlik ile sonuçlandı.
1996 ile 2001 yıları arasında zor günlerde İHD Mardin şube başkanlığım döneminde diğer kurumlar gibi ideolojik amaçlı hiçbir uluslararası kuruluşa gerçeği yansıtmayan bilgiler vermedik.
Kainatın sahibi yüce Allah’ın karşısında bilerek asla yanlış yapmamaya çalıştık.
Hulâsa bizde kuluz bizimde elbette irade dışı bazı yanlışlarımız olmuştur.
Ben bu İnsan hakları çalışmalarım içinde cesaret ile doğruluk temelinde yürüdüğüm
Türkiye’de hiçbir insan hakları savunucunun ulaşamayacağı bazı yerlere ulaştım.
Türkiye tarihinden şimdiye kadar 1999 da Belçika’nın Brüksel şehrinde İlk defa Türkiye’yi temsilen Dünya insan hakları konferansına katıldım.
1998 de Almanya’nın Geislingen kentinde Uluslararası Af örgütü ödülünü aldım.
2014 tarihinde Türkiye parlementosunu temsilen Dengir Mir Mehmet Fırat ve Abdurrahim Akdağ ile Irak Kürdistan parlemento başkanı Dr Kemal Kerkuki ve Selahaddin Üniversitesi tarih profesörü Musa Kaval’ın önerileriyle Nobel Barış ödülüne aday gösterildim.
Alternatif belge ve dökümanlarımda 2013 ve 2015 ateşkes sürecine yaptığım mimarlık süreciydi.
İlk defa açıklamasını yazılı olarak yapıyorum.
Nobel komitesi Raportörü bana ingilizce gizli bir rapor göndererek, Nobel Barış ödülüne beni uygun gördüğünü yazmıştı.
Ödül kararına bir ay kala Pkk benimde Nobel Barış ödülünü almamı sabote etmek amacıyla’mı yaptı.Veya tasadüf bir cakışmamıydı. Onu bilemiyorum.
Pkk bu ateşkesi bozduktan sonra Nobel Barış ödülü komisyonu bu ödülü benim yerime Tunusta üç derneğe verdi.
Biz bu Dünyada faniyiz.
Bende herkes gibi bu Dünyadan aslı hayata göç edeceğim.
Ancak tüm Türkiye halklarına, Türkler ile içiçe olan Kürt halkına ve Türkiye Cumhuriyetinin samimi ve tüm Yurtsever yöneticilerine, insan hakları ile ilgili yasadığım bu tarihi süreçleri bırakıyorum.
Tüm Milletimize ve Dünya Milletlerine en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Cemil AYDOĞAN
Barış Aktivisti, Barış derneği genel başkanı ve Anadolu gazeteciler cemiyeti başkanı

reklam

YORUM ALANI

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.